Jack’in Yaptığı Ev Film İncelemesi

Orijinal adıyla The House That Jack Built Lars Von Trier’in Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan 2018 tarihli son uzun metrajlı filmidir. Aynı zamanda sokak lambasının altında yürüyen adamın gölgesiyle kendisi arasında kurduğu alegorik bağlantı, finale doğru sanat ve simgeler üzerine yaptığı uzun tirad ve adeta “video essay” olan filmlerinde atıfta bulunduğu sanat eserleri ve […]

By.

min read

Orijinal adıyla The House That Jack Built Lars Von Trier’in Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan 2018 tarihli son uzun metrajlı filmidir. Aynı zamanda sokak lambasının altında yürüyen adamın gölgesiyle kendisi arasında kurduğu alegorik bağlantı, finale doğru sanat ve simgeler üzerine yaptığı uzun tirad ve adeta “video essay” olan filmlerinde atıfta bulunduğu sanat eserleri ve Verge ile yaptığı konuşmalarla kalbimi fethetmiş olan filmdir. Filmin episodik anlatım tekniğini kullanmasıyla ve yine hayli uzun bir film olmasıyla tam bir Lars Von Trier filmi olduğunu görüyoruz. Önce bir televizyon dizisi olarak planlanan film hikayesinin dehşet verici yanı ve görselliğiyle yine tezatları birleştirmiştir. 1970’li yıllarda geçen film, 12 yıl boyunca izlediği seri katili ve onun korkunç cinayetlerini katilin kendi gözünden anlatır. Filmde Jack Dante’nin Vergilius’una atıfta bulunan Verge adlı bir sesle konuşur ve ona hikayesini anlatır. Film ise tam tabiriyle Verge’ün eşliğinde cehennemin dibinde sonlanır.

2011 yılında gerçekleştirilen Cannes Film Festivali kapsamındaki Melancholia’nın basın toplantısında Lars von Trier’in Nazi söylemleri dünya çapında büyük bir şok etkisi yaratmıştır. Olayın ardından Trier, Cannes Film Festivali’ne katılmaktan bir süre men edilmiş ve hatta  “persona non grata” ilan edilmiş fakat sonrasında Trier bu filmle Cannes’e geri dönmüştür. Filmde yer alan “kurşun deneyi” sahnesinde ben dahil izleyenlerin deneyi yapıp yapmayacağını merakla bekleyişini ve yapmayınca gelen “tüh” hissini düşününce kimin “persona non grata” olup olmadığını herkese tokat gibi göstermiştir. Bunun yanında Trier filmde sürekli kadın karakterlerin öldürülmesi ve Jack’in söyledikleri yüzünden kadın düşmanı olmakla da suçlanmıştır. Trier’in her zaman filmlerine her insanda var olan, insanın en çıplak ve vahşi yanını yansıttığını düşünüyorum. Film disiplinler arası bağlantılar, entelektüel atıflar ve oldukça sert şiddet ögeleri içerdiği için her izleyiciye hitap etmeyebilmekte. Özellikle izleyenler anlayacaktır, cüzdan demem yeterli sanıyorum.

Yazımın buraya kadarki kısmı film ve genel izlenimlerim hakkındaydı ama bu yazıda normalde film yazılarımda yapmadığım şekilde biraz teknik inceleme yapmayı düşünüyorum. Film oldukça uzun bu nedenle tamamını incelemek mümkün değil ve bu incelememde yalnızca bu film bazında ya da genel olarak Trier sinemasında dikkatimi çeken ve sevdiğim şeyleri ele almayı düşünüyorum.

İnsan yüzünde alınla çene arasının tüm çerçeveyi kaplamasıyla elde edilen yüz çekim ölçeğiyle ilk sahnede Jack’i görüyoruz ve filmin kalanında Jack’in zihnine yaptığımız yolculuk bir anlatıcı ses eşliğinde burada başlıyor.

Filmin genelinde, önceki filmlerinde olduğu gibi seyirci olarak gözlerimizin alışık olmadığı kadar ileri optik kaydırma hareketi yapılıyor ve yine tercih edilmeyen şekilde zoom objektif kullanılıyor. Filmde karavanın dışında Jack ve kadın konuşurken yine stabil olmayan bir görüntüyle karşılaşıyoruz ve bunun yanında konuşan kişiye ani optik kaydırmalar yapılıyor. Sarsıntılı yapılan bir çevrinme ya da kaydırma hareketi normalde deneyimsiz ve amatörce yapılan bir kamera kullanımı olarak değerlendirilirken bu Trier tarafından bilinçli yapılan bir şey haline geliyor. Filmde yolda ilerlemekte olan bir aracın içinde olmalarından kaynaklanan sarsıntıyı da hissettirirken seyircinin, yanındaki kadını adeta onun gözlerinden bakarak görmesini sağlıyor.

Trier ayrıntı çekim ölçeğini kullanarak da dramatik etkiyi yaratmak istiyor. Özellikle de bir sonraki sahne için önemli bir nesneye seyircinin dikkatini yönlendirmeye çalışıyor.

Birkaç kere gösterdiği bu nesneyi ana karakter sonraki sahnede kadını öldürmek için kullanacağından önem arz ediyor.

Bunun yanında bir karakterin içsel yolculuğunu izlediğimiz ve onun seyirciye tanıtılmasını konu edinen bir film olduğu için bunu takip eden sahnelerde Jack’in yaşam alanını ve mekan tasvirini de görmemizi sağlayan uzak çekim ölçeği kullanılmıştır.

Evinde karşımıza çıkan kubbe yapısı, karakterin mimar olmak isteyen bir mühendis olup sahne öncesinde Verge ile mimari ve kubbe şeklindeki yapılar hakkında konuşmasına atıfta bulunuyor. Sahneye simetri hakim ve ayrıca karakter kadrajın küçük bir alanında konumlandırılıp seyircinin mekanı tanıması sağlanıyor. Sahnede karakterin bulunduğu yer en çok aydınlatılmış ve birden çok ışığın kullanıldığı alanken geri kalan kısım loş bir aydınlatmaya sahip. Karakteri en güçlü ışık kaynağı olan anahtar ışık aydınlatırken yan taraflarda gördüğümüz ışıkların dolgu ışığı görevi gördüğü söylenilebilir. Kullanılan ışıklandırmalarla da yine göze hitap eden bir simetri ve ortaya çıkan üçgen şekli dikkatleri çekiyor.

Bunu takip eden sahnede sola doğru çevrinme hareketiyle çalıştığı masaya ve eve yakından bakma imkanı buluyoruz. Bu da ortamın tanıtılmasına katkıda bulunuyor ve Jack’in neden mühendis olduğunu kendi ağzından dinlerken masasındaki ev maketlerini görüyor ve aslında mimar olmak istemesiyle bağlantı kuruyoruz. Ayrıca masasında çalışan Jack’e doğru yapılan  çekimde ve evin içindeki sahnelerde filmde kullanılan en pürüzsüz ve stabil ileri optik kaydırma hareketini görüyoruz.

İlerleyen sahnelerde; bazı yönetmenlerin günlük hayatımızda görmediğimiz gerçekçi bir görüntü olmaması sebebiyle kullanmaktan kaçındığı, bir karakteri başka bir karakterin arkasından gördüğümüz omuz çekim ölçeği kullanılmış.

Polis olma yalanıyla kadının evine girmeye çalıştığı bu sahnede kadın ondan şüpheleniyor. Yüze ve özellikle de gözlere yakınlaşan optik kaydırma hareketleriyle ve neredeyse hiç sabit kalmayan kamerayla ortada şüpheli bir durum olduğu ve kadının korkusu hissettiriliyor. Kapıda konuşmaya devam ettikleri sahne boyunca dramatik etkiyi vermek gayesiyle sık sık karakterin yüz ifadelerini yakından görebileceğimiz baş çekim ölçeği ya da yüz çekim ölçeği kullanılmış.

Bunu takip eden sahnede polisin eve gelmesiyle Jack durumu açıklamak ve kurtarmak için sürekli konuşuyor ve ifadesindeki bulanıklığı yansıtmak adına sık sık odak bilinçli olarak kayboluyor. Trier bu örnekte de sinemada başka bir filmde izlense kusur olarak addedilecek bir şeyi hikayesini anlatırken bir katkı unsuru olarak kullanıyor.

Filmin sonu ise başka bir yazıda tek başına incelenmeli. Hala izlemediyseniz şiddetle tavsiye edilir diyebilirim, zaten bu filme yakışır 🙂

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *